İzmir’de konferansa konuşmacı olarak katılan CHP Genel Lider Yardımcısı Onursal Adıgüzel, “Yaklaşık 140 bin civarı Suriyeli var, seçmen listelerinde. 20 bine yakın Afgan var. Bir o kadar Iraklı var. Bir o kadar da İranlı var. 4 bine yakın da Libyalı var. Toplamda, yurt içi ve dışı listelerinde 200 bin Suriyeli, Afgan, Irak, İran ve Libya’dan gelen seçmen var” dedi.
İzmir’de Konak Belediyesi’nin mesken sahipliğinde, Türk Parlamenter Birliği İzmir Şubesi tarafından ‘2023 Genel Seçimleri’nde seçim güvenliğinin ehemmiyeti ve önlemi’ bahisli konferans düzenlendi. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde bugün yapılan konferansa, CHP Genel Lider Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel konuşmacı olarak katıldı. Konferansı, CHP İzmir Vilayet Lideri Deniz Yücel, Konak Belediye Lideri Abdül Batur, CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, CHP Parti Meclisi üyesi Rıfat Nalbantoğlu ve yurttaşlar takip etti.
“SURİYELİLER SEÇİMDE OY KULLANACAK MI?”
Türkiye için 2023 seçimlerinin değerine vurgu yapan Onursal Adıgüzel, şöyle konuştu:
“Çok kıymetli bir seçime gidiyoruz. En değerli hassasiyetlerden biri, seçimlerin güvenliği sorunu. 2017’de çok kıymetli bir travma var. Mühürsüz oylar sıkıntısı. 2019 seçimlerinde sandığa 4 oy girdi, 3’ü geçerli, 1’i geçersiz sayıldı. YSK’nın haksız, hukuksuz uygulamalarından birkaç tanesiydi. Parti devleti yapısı oluşması nedeniyle devletin kurumlarına inanç, inanç kalmadı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en büyük zararlarından biri de kurumları yok etmek, prestijsiz ve güvenilmeyen hale getirmek oldu.
* Sıcak mevzular var. Bunların başında yabancılar, Suriyeliler geliyor. Binlerce, milyonlarca vatandaş var ve binlerce farklı doğum yeri var. Listelere baktığımızda görüyoruz. Resmi sayılara nazaran 4 milyon deniyor. Gayri resmi sayılara nazaran 7 milyon. 10 milyonun üzerinde olduğunu söyleyen akademisyenler var. Bizim için en kritik nokta, vatandaşlık sorunu. Suriyelilerin ve farklı ülkelerden gelen yabancıların yaratmış olduğu birçok sorun var. Genel Başkan’ımız net biçimde tabir ediyor, ‘2 yıl içinde Türkiye’deki yabancıları bilhassa de Suriyelileri ülkelerine göndereceğiz’ diyor.
* Seçimde oy kullanacak mı Suriyeliler, Afanlar, İran, Irak ve Libyalılar? Yabancıların oy kullanması için vatandaş olmaları kaidesi gerekiyor. ‘Bunlar nasıl vatandaş olabilir’ diye baktığımızda, istisnai vatandaşlık diye bir şey var. Geçmişte Bakanlar Konseyi kararıyla vatandaşlık verilirdi. Naim Süleymanoğlu vatandaş yapılmıştı. Bakanlar Şurası kararı ve Resmi Gazete ile duyurularak yapılmıştı. Artık yalnızca cumhurbaşkanının iki dudağı ortasında.”
“RÜŞVET VEREREK VATANDAŞLIK SAHİBİ OLUYORLAR”
Türk vatandaşlığının nasıl verilebileceği ile ilgili konuşan Adıgüzel, şöyle devam etti:
* “Milli güvenlik sebebiyle vatandaşlık verilebilir. Atlet olabilir. Bunun üçüncü ayağı var, -geçen haziran ayına kadar 250 bin dolardı, artık 400 bin dolara çıkardılar- gayrimenkul alınırsa. İstanbul’da o denli şeylerle karşılaşıyoruz ki 400 bin dolarlık gayrimenkul da almıyor. Bu işin tüccarları var. 3 milyonluk bir daire, eksperler tarafından 400 bin dolar olarak gösteriliyor. Devlet denetleyemiyor. Rüşvet veriyor ve vatandaşlık sahibi olabiliyor.
* 50 kişi çalıştıran bir firma kurarsan ve Çalışma Toplumsal Güvenlik Bakanlığı’na tasdik ettirirsen vatandaş olursun. ‘Bir şirkete 500 bin dolar yatırırsan ve onaylatırsan tekrar vatandaşlık veririz’ diyorlar. İşi o kadar abartmışlar ki ‘500 bin dolarlık parayı Hazine kağıtlarında satmadan tutarsan tekrar veririz’ diyorlar. ‘Sadece kendine değil, eşine, 18 yaş altı çocuklarına, eşinin 18 yaş altı çocuklarına vatandaşlık veririz’ diyorlar.
* Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bu türlü satışa çıkmış durumda. Suriyeliler süreksiz sığınmacı kapsamında. Yıllarca kalsalar da vatandaş olamıyorlar. Mülteci statüsünde değiller. ‘Bir Türk vatandaşı ile evlenirlerse olur mu’ diye sorarsanız bu da pratik olarak mümkün değil, 3 yıl geçmesi lazım. Suriye hükümeti ile yazışmalar sonucunda bilgilerinin alınması lazım. Bu, pratikte mümkün değil. Bir kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile evlendi diye vatandaş olamıyor. 100 binlerce çocuk doğdu. Biz ne Amerika’yız ne Kanada. Bunlar da vatandaş olamaz. Zira soy bağı olması lazım.”
“SORUNLU OLAN KISIM SURİYE, IRAK, İRAN VE AFGANİSTAN”
Onursal Adıgüzel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
* “Vatandaşlık, cumhurbaşkanının iki dudağı ortasında olduğu için takip edilmesi gereken bir problem. Cumhuriyet Halk Partisi ve Altılı Masa bileşenleri olarak yakından takip ediyoruz. Yabancı sıkıntısında geldiğimiz nokta şu: Tahliller yapıyoruz. Her seçim devrinde iki kere seçmen listelerini alma bahtımız var. Son aldığımız listeye bakıyoruz. Kişinin doğduğu yere bakıyoruz. E-Devlet üzerinde, isminizde yazım yanlışı varsa düzeltebiliyorsunuz. Sonradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaş olmuşlar için bu yasa geçerli değil. Suriyeliler, Iraklılar ve öbürleri isimlerini değiştiremiyor. Bir bireye vatandaşlık hakkı verdiğinizde ona bir seferlik ismini değiştirme hakkı da veriyorsunuz. Daireyi aldığında ya da yatırım yaptığında ismini değiştirme hakkı var.
* Yanlış olan bilgi, E-Devlet üzerinden isimlerini değiştirdikleri bilgisi yanlış. Biz; ismine, soy ismine de bakmıyoruz. Biz, doğum yerine bakıyoruz evvel. Türkiye, 100 yıllık bir ülke. Teknolojinin son 20 yılda devlet süreçlerinde de kullanıldığını görürsek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına baktığımızda 380 bin farklı yerde doğduklarını gördük. 383 bin doğum yeri var.
* Şebinkarahisar’ı, Şereflikoçhisar’ı kaç farklı formda yazabileceklerini varsayım bile edemezsiniz. Zira nüfus memurları elle yazmış. Bu bilgilerin hepsini temizleyerek bakıyoruz. Türkiye’de toplam 900 bine yakın yabancı ülkelerde doğmuş beşerler var. Bunun içinde Almanya’da yaşayan bir Türk’ün çocuğu da var. Bizim için problemli olan kısmı Suriye, Libya, İran, Irak ve Afganistan. İki ay evvel Almanya’ya gitmiştim. Almanlar, ‘Suriyeli göçünden o denli bir ders çıkardık ki Ukraynalı göçünü ona nazaran planladık’ dedi. Ben de dedim ki ‘Biz hiç ders çıkarmadık, Afganlara kapıyı açtık, içeri aldık, yürüyerek geldiler’. Bu çok acı.
* Birinci başlığımız doğum yeri. Cumhuriyet Halk Partisi’nin âlâ bir bilgi süreç altyapısı var. 2007 yılında seçmen listeleri online oldu. 2009’dan bu yana da sistemimizde seçmen listeleri ve seçim sonuçları online olarak bulunuyor. Suriyelileri, Afganları bulduk. Şam’da, Bağdat’ta doğanı bulduk. Yetmedi, tekrar sorduk, ‘Ne vakit seçmen olmuş’ diye. Son 10 seçmen listesinde varsa bu yeni gelmiş diyemeyiz.”
“SEÇMEN LİSTELERİNDE 140 BİN CİVARI SURİYELİ VAR”
Seçmen listelerindeki yabancılarla ilgili bilgi veren Adıgüzel, kelamlarını şöyle sürdürdü:
* “140 bin civarı Suriyeli var, seçmen listelerinde. 20 bine yakın Afgan var. Bir o kadar Iraklı var. Bir o kadar da İranlı var. 4 bine yakın da Libyalı var. Toplamda, yurt içi ve dışı listelerinde 200 bin Suriyeli, Afgan, Irak, İran ve Libya’dan gelen seçmen var. En son aldığımız seçmen listesi prestijiyle gördüğümüz sayı. Yakın vakitte da bu listeleri inceliyor olacağız. Yeni gelen Suriyelileri, yabancıları tespit etmeme üzere bir durum yok.
* Soruna ‘Bugün 200 bin kişi var, bir şey olmaz’ diye bakmamalıyız. Zira Türkiye’nin geleceğini etkileyebilecek sosyolojik bir sıkıntı. Üzerine saatlerce konuşulabilir. Eğitimden sıhhate, toplumsal ömürden gettoluğa, garantisiz çalışmaktan bölgesel olarak oluşan mafya kümelerine kadar. Gündemi meşgul eden ‘Evdeki yabancı’ sorunu oldu. İhbarlar geldi genel merkeze. ‘Benim konutumda benim bildiğim dışında biri yaşıyor’. Bunun sayısı artınca açtık bu şahısların öyküsünü.
* Antalya Muratpaşa’dan bir öğretmen arkadaşımız ihbarda bulunmuş. Araştırma yaptık. Eşi ile kendisi oturuyor. Bir de Fatma Hanım diye biri var. Haberleri yok. Fatma Hanım, Kayseri’de oturuyor. İki seçim Muratpaşa’da oturmuş lakin o adresle alakası yok. Ankara’dan da ihbarlar vardı. Bunun içinde yabancı isimler de vardı. Araştırma önergesi verdik. Şöyle bir karşılık aldık. ‘Sistemsel sorun yaşadık, düzelttik’ dediler. Bu sistemsel bir açık mı, yoksa bir kasıt mı bunu düşünmek gerekiyor.”
“‘NE HİNLİK YAPACAKLAR’ DİYE DÜŞÜNÜR OLDUK”
Türkiye’nin şeffaf yönetilmediğini savunan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştiren Adıgüzel, kelamlarını şöyle tamamladı:
* “Türkiye’de meselelere karşı şeffaf, sorumluluk alan, sorunun ciddiyetinde açıklama yapan bir iktidar yok. Hatta Fox TV muhabiri bunu Sayın İçişleri Bakanı’na sordu. ‘Canım benim’ deyip, okşayıp işini yapamadığını gösterdi. Uyuşturucu, insan kaçakçılığı, hudutlarımızın kevgire dönmüş olması probleminde olduğu üzere ciddiyetsizce, nasıl yalnızca mafyanın, para babalarının bakanlığını yaptığını göstermiş oldu.
* E-Devlet’te ne yapıyorlarsa Cem Yılmaz’ın ağabeyi Büyük Birlik Partisi üyesi, Tanju Özcan ise Türkiye Değişim Partisi’nde çıktı. Art planda kusur oluyor, düzeltiyorlar tahminen lakin onun nereye gittiğini sorgulamak gerekiyor. Türkiye o denli bir hale geldi ki ‘Ne hinlik yapacaklar’ diye düşünür olduk. Türkiye’nin temel sorunlarını, ekonomiyi, sıhhati, dijitalleşmeyi, nasıl yatırım getireceğimizi düşünmek varken şeytanın aklına gelmeyecek işleri, ‘Bunlar ne yapacaklar’ diye tedbir almayı konuşuyoruz.
* Türkiye’nin çok daha kıymetli sorunları varken maalesef pak, adaletli bir seçimin nasıl olabileceğini konuşuyoruz. Zira YSK üzere yapılar misyonlarını layıkıyla yapmıyorlar. Teknolojik tahliller üretmeye çalışıyoruz. İnanıyoruz ki düzgün, adil bir ortamda gerçekleşirse Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olacak. Millet İttifakı da bu seçimlerin iktidarı olacak. Türkiye’nin üzerindeki kara bulutlar dağılacak.” ANKA